İnşaat ve Ağaç İşçileri Enternasyonali (BWI) bölgesel alt bölgelerinden en büyüğü olan Avrupa Komitesi, 2013 yılında gerçekleştirilen kongrede kıtaya ilişkin alınan eylem kararları, 2015 yılı içerisinde yaşanan gelişmeler ve yaklaşan yeni yıl süresince uygulanacak stratejileri değerlendirmek amacıyla 28 Ekim, Çarşamba günü Brüksel’de toplandı. Belçika İnşaat ve Enerji İşçileri Sendikası’nın (ACV) ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya aynı zamanda BWI Dünya Konseyi üyesi olan Genel Sekreterimiz Tevfik Özçelik ile Sendikamız Dış İlişkiler Uzmanı Özgür Doruk katıldılar. Toplantıda ayrıca kardeş sendikalarımızdan AĞAÇ-İŞ Genel Başkanı Mürsel Taşçı ve Genel Mali Sekreteri Hasan Doğan, TARIM ORMAN-İŞ Genel Başkanı Şükrü Durmuş ve Genel Basın ve Yayın Sekreteri Cahit Yıldırım delegeler arasındaydı.
AB üyesi 28 ülkeden sendika temsilcilerinin yanı sıra, Pan – Avrupa, Transkafkasya, Rusya ve İsrail’den delegelerin oluşturduğu 80’in üzerinde katılımcı Avrupa Komitesi’ni oluşturmaktaydı. Diğer tüm BWI Avrupa Komitesi oturumlarında olduğu gibi, 28 Ekim toplantısı da üç tematik panel üzerine planlanmıştı. Göçmenler, örgütlenme, sendikal reform ve yeni yaklaşımlar ile iklim değişikliğine karşı mücadele başlıklarını taşıyan oturumların beraberinde BWI Genel Sekreteri’nin Avrupa Eylem Planı’na ilişkin güncellemesi ve üyeliklere ilişkin konular da komitenin gündemindeydi.
Komite toplantısı İtalyan FILLEA-CGIL Sendikası Genel Sekreteri ve BWI Avrupa Başkanı Walter Schiavella’nın açış konuşmasıyla başladı. “Dublin’de düzenlediğimiz son komite toplantımızdan bu yana dek görüyoruz ki yalnızca ekonomik alanda değil, toplumsal alanda da yaşanan çok sayıda yeni gelişme nedeniyle Avrupa için öncekilerin aksine farklı bir yıl yaşandı ve BWI üyesi örgütler yoğun bir mücadele vermek zorunda kaldılar. Tüm güçlüklere ve sendikalarımızı zayıflatmaya çalışan tüm girişimlere daha sıkı bir dayanışma ile karşı koymamız gerekliliğine vakıf olduk”, sözlerine yer verdi Schiavella ve devam etti, “Genç işçileri sendikal hareketimize katmaya ihtiyacımız olduğunun altını çizmek istiyorum. Çözüm için gayret gösterdiğimiz mevcut göç sorununun ve Sosyal Avrupa’nın inşası sürecinin daha fazla çaba sarf etmemiz gerektirdiğini düşünürsek, geleceğimiz için gençlere ihtiyacımız olduğunu göreceğiz”.
Açış konuşması ardından bir önceki BWI Avrupa Komitesi toplantı tutanakları ve Brüksel gündemi delegelerce onandı. ILO Avrupa Birliği ve Benelüks Ülkeleri Ofisi Müdürü Claire Courteille’in konuşmacı ve Avusturya, İsveç, Almanya, Makedonya, Macaristan ve Hırvatistan sendikalarından temsilcilerin yorumcu olarak davet edildiği ilk panel bölümü gündemin dördüncü maddesini teşkil ediyordu. Panel Schiavella’nın moderatörlüğünde başladı.
Avrupa’ya Göç
ve Mülteci Krizi
Courteille panelin açılışında yaptığı konuşmasında şu sözlerine yer verdi, “Bugün, EURO bölgesinin belirsizliği, yüksek işsizlik rakamları ve küresel ekonomik krizin etkilerinin, mülteci krizi ile birleştiği bir noktadayız. AB’ye yönelen göç akımı bizleri dayanışma ve bütünlük kriterleri açısından bir teste tabi tutuyor. AB nüfusunun yaşlandığı, mesleki yeterlilik eksikliğinin tırmandığı ve işgücü toplamının gerilediği göz önünde bulundurulduğunda, AB yükümlülüklerine sadık kalmalı ve elverişli durumdaki göçmenlere mülteci statüsü vermelidir. Göç akımının boyutları dikkate alındığında, bu insanların kucaklanabilmesi için AB hükümetleri kamu hizmetlerine, eğitime ve mesleki kurslara yatırımlarını arttırmalıdırlar. Çünkü mülteciler işsiz kaldıkları sürece, onların refahı için ihtiyaç duyulacak giderler de o oranda artacaktır. Onların emek piyasasına entegrasyonuna, yükselen yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik ile karşı konulacağından, bu tehlikenin üstesinden gelinebilmesi için sendikaların hayati bir rol üstlenmesi gerekmektedir”.
“Göç küresel bir olgudur ve beklenenden daha geniş bir biçimde artmaktadır. Bu itibarla uzun dönemli bir stratejiye ve sendikalar olarak ön saflarda yer almamıza ihtiyaç var. Dublin Anlaşması revize edilmeli ve insani yardım arttırılmalıdır. Ancak bu sayede gurur duyabileceğimiz Avrupa’yı yaratmış olacağız. AB bu krizi atlattığında sıra göçmenlerin haklarına ve onları toplu pazarlık kapsamına almaya yönelik çalışmalarımıza gelecektir”, sözleri ile katkı sunan Walter Schiavella akabinde kürsüyü yorumlarını aktarmaları için altı farklı ülkeden temsilcilere bıraktı.
Avusturya GBH Sendikası’ndan Josef Muchitsch Avrupa’nın ucuz iş gücü arayışındaki işverenler için giderek daha aktif kullanılan bir kıtaya dönüştüğünü ve bu nedenle mültecilerin AB ülkelerinde emek piyasasına dahil olmaları halinde, onların bu tür işverenlerin suiistimaline uğramalarını engellemek için sendikalara önemli görevler düştüğü düşüncesini paylaştı. İskandinav inşaat ve ağaç işçilerinin üst örgütü NBTF Genel Sekreteri Christer Waelivaara ise “Türkiye mültecilerin yararına olan büyük bir işi tek başına başarmakta, dostlarımı tebrik ediyorum. Bizler de aynı hassasiyeti göstermeliyiz. Bazı Avrupa sendikaları neden bu konuda mücadele vermem gerekiyor diye sorabilirler. Bu soru bizim için geçerli değil, bizler bunun bir insani sorumluluk olduğunun bilincindeyiz” sözleri ile katkı sundu. Alman IG BAU Sendikası’ndan Dietmar Schafers iki aşamalı bir gerekliliğin altını çizdi: (i) insanların göç etmesine neden olan ülkelerdeki ana sorunların çözümüne odaklanmak, (ii) mültecilere barınma ve beslenme imkanları sağlamak, çalışma yaşamına ve topluma entegrasyonları için dil kursları ve mesleki eğitim programları açmak.
Mülteci krizi başlıklı panel ILO Avrupa Birliği ve Benelüks Ülkeleri Ofisi Müdürü Claire Courteille’in kapanış değerlendirmeleri ile son buldu. Courteille, “Mülteci akınını durduramayacağımız gibi, ülkelerinin etrafına duvarlar öreceğini söyleyen ülke liderlerine de müsaade edemeyiz. Avrupa’nın önünde iki seçenek var; ya bu insanları konuk edecek ve savaş bittiğinde ülkelerine güvenle ulaşmalarını sağlayacağız ya da onları AB’ye entegre edeceğiz. Ben ilk seçeneği kabul etmiyorum, o nedenle uygulanagelen kemer sıkma politikalarına son verilmeli ve bu insanlar için istihdam olanakları yaratmak için harekete geçilmelidir” sözleri ile panelin kapanışını yaptı.
Örgütlenme, Sendikal Reformlar
ve Yeni Yaklaşımlar
Brüksel toplantısı ile BWI Avrupa Başkanlığı görev süresi sona eren Walter Schiavella’nın görevi GBH Genel Sekreteri Josef Muchitsch’e bıraktığı kısa devir teslim töreni ardından, yeni başkanın moderatörlüğünde ikinci panel oturumuna geçildi. Muchitsch, panele zemin teşkil etmesi amacıyla BWI tarafından hazırlanan Orta ve Güney – Doğu Avrupa Zirvesi Raporu’na ilişkin kısa bir değerlendirme yaparak açılışı yaptı, “Mevcut sermaye yanlısı ekonomi sistemi içerisinde başarıya nasıl ulaşırız, nasıl daha fazla üye kazanabiliriz ve hangi alanlarda reformlara ihtiyaç duyuyoruz sorularına bu panel ile yanıt arayacağız. Sendikalarımızın yapıları, karşı karşıya olduğumuz güçlükler ve sosyo – ekonomik sorunları tespit etmiş olan raporumuz ise bizlere rehberlik edecek”.
Muchitsch şu sözleri ile konuşmasına devam etti, “Şüphesiz sendikasızların örgütlenmesi için yeni stratejilere ihtiyacımız var. Daha başarılı sonuçlara ulaşmak için işçiler için en önemli mahiyetteki alanların tespit edilmesi ve buralara yoğunlaşılması gerekiyor. Bu da sendikalarımızın yapılarının ve amaçlarının yeniden tanımlanması ihtiyacına işaret ediyor. Hükümetlerin uyguluyor olduklarına alternatif bir politik program ortaya koymalıyız ve bunun içerisinde her hangi bir siyasal parti yer almamalı”.
BWI tarafından hazırlanan ve örgütlenme üzerine yeni sendikal yaklaşımları içeren raporda dikkat çeken iki önemli başlık; YOL-İŞ “Karayolları Taşeron İşçilerini Örgütleme Kampanyası” ve Hollanda’da çeşitli sektörlerden sendikaların birleşerek tek ve büyük bir sendika oluşturma süreçleriydi. Her iki başlığa ilişkin birer sunuş yapmaları amacıyla Genel Sekreterimiz Tevfik Özçelik ve FNV Genel Sekreteri Ruud Baars panelist olarak davetli idiler.
Özçelik sunuşunda şu sözlerine yerdi, “Sendikamız için en mühim hedef daima Türkiye inşaat sektöründeki sendikasızları örgütlemek olmuştur. Beş yıla yayılan kampanyamıza Başkanlar Kurulumuzca alınan kararla başladık. Sürecin zor ve meşakkatli olacağının bilincindeydik. Bu itibarla, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde taşeron şirketler marifetiyle çalıştırılan işçilerle bir araya geldiğimiz toplantıları 16 farklı bölgede düzenledik. Onlara, hakları için çetin bir mücadeleye girişiyor olduğumuzu ve tüm ihtimalleri göz önünde bulundurmaları gerektiğini ifade ettik. Bize güvendiler ve sendikamızla yol çıkmayı kabul ettiler. Böylelikle 6,417 işçi sendikamıza katıldı ve haklarının temini için hukuki girişimlere başladık.
Eylül 2011’de Yargıtay’ın yerel mahkemelerce lehimize verilen kararları onaması ardından işverene yeni üyelerimizi genel müdürlüğün asıl işçisi olarak işe alması ve mevcut toplu iş sözleşmemiz kapsamına dahil etmesi talebimizi ilettik. Dahası, taşeron şirketler eliyle istihdam edilmiş olan üyelerimizin, kadroya alınmaları halinde kamu üzerinde daha az bir mali yük oluşturacağının altını çizdik. Ancak yargı kararları ve haklı taleplerimize uygun yanıt alamadık. 2013 ve 2014 yılları süresince sayısız protesto ve eylem düzenleyerek haklı mücadelemizi kamuoyu ile paylaştık. Aynı süre zarfında parlamentoda temsilcisi bulunan siyasal partilerle de konuya ilişkin istişarelerde bulunduk. Buna mukabil artık parti liderleri de Yargıtay kararlarının uygulanması gerekliliğini dile getirmeye başlamışlardı.
Nihayetinde, 30 Nisan 2015 tarihinde ve hükümetle varılan anlaşma sonucunda 7 bine yakın üyemiz ve ailelerinin katıldığı dev etkinlikte Başbakan yeni üyelerimizin hukukun öngördüğü şekilde kadroya alınacağı bilgisini paylaştı. Yargı süreci tamamlanmış olan üyelerimiz hali hazırda Karayolları Genel Müdürlüğü’nce doğrudan istihdam edilmeye başlandılar. Halen davaları süren 2 binin üzerinde üyemiz için de aynı olumlu sonucu beklemekteyiz. Sendikamızın bu etkin ve kapsamlı örgütlenme mücadelesi, taşeron işçilerin örgütlenmesi gayretinde olan diğer sendikalar için de bir model ve cesaret verici olgu olmuştur. Bu bağlamda, farklı sektörlerden sendikaların dayanışma ve işbirliğini güçlendirerek, Türkiye kamu sektöründe taşeronlaşmaya son verileceğine olan inancımı da buradan paylaşmak isterim”.
Genel Sekreterimiz Tevfik Özçelik’in ardından sunumuna başlayan Hollanda FNV Sendikası Genel Sekreteri Ruud Baars, birleşme sürecini şu sözleri ile aktardı, “Yaşlanan bir çalışan nüfus, esnek çalışma saatleri ve güvencesiz istihdam tipleri ile karşı karşıyaydık. Toplum tüm kriterler açısından büyük bir değişim geçirmişti ve artık geleneksel Hollanda sendikacılığı etkin olma niteliğini yitirmişti. Ekonomik açıdan da değişim gözlemleniyordu. Sosyal haklara ve emekliliğe yönelik katkı payları daraltılmış, kemer sıkma politikaları yaygınlaşmış ve sektörlerdeki rekabet artışı nedeniyle yeni üye kazanma olasılığımız zayıflamıştı. Bu durum haliyle sendikalarımızın eylem ve etkinliklerini finanse ettiğimiz kaynaklarımızın da bir süre sonra sona ereceği anlamını taşıyordu.
Yerel düzeyde daha güçlü bir pozisyona ulaşmayı istiyorduk. Sendikalarımızın yeniden azami düzeyde aktif hale geçmesi, basında ve sosyal medyada görünür olma arzusu taşıyorduk. İnsanlar her nerede yaşıyor ve çalışıyorsa, sendikalarımız hemen oracıkta ve yanlarında olsun istiyorduk. Birleştik ve şimdi 1,2 milyon üyeye sahip tek ve büyük bir sendikayız. Artık ülkenin her bölgesinde, yerel düzeyde faaliyette olan ofislerimiz mevcut. Genç sendika liderleri yetiştirmek amacıyla bir fakülte dahi oluşturduk.
FNV çatısı altında tüm sektörleri bir arada bulunduruyor. Artık bir üyemiz, her hangi bir sebeple başka bir işe geçer ve sektörü değişirse bile sendikamız çatısında kalmaya devam ediyor. Bu sayede sendikalar arası rekabeti de sona erdirmiş olduk. Ülkenin her bölgesinde, farklı sektörlerde çalışan üyelerimizin tüm görüşlerini aktarabildikleri bir parlamento kurduk. Elbette tüm birleşmeler bazı riskleri de beraberinde getirir. Ancak bizler bu birleşmeden güç alarak tüm sorunların üstesinden gelebileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü artık protesto eylemlerini farklı sektörlerde örgütlü birimlerimizle bir arada düzenleme, hep birden greve çıkma, tüm ülke çalışanlarını aynı anda harekete geçirme kabiliyetine sahibiz”.
BWI İklim Değişikliği İle Mücadelede
Çözümün Bir Parçasıdır
Yaklaşan Paris İklim Zirvesi ve bu etkinlikte buluşacak olan dünya liderlerine, iklim değişikliğinin günümüzün en önemli sorunlarından birisi olduğu ve çözüm olarak insanların onlardan karbon salınımını düşürmeye yönelik bir anlaşmaya varmalarını beklediklerine dair mesaj verilmesi gerekliliği BWI’nin daha önceki etkinliklerinde üyelerce defaten talep edilmiş bir konuydu. Bu amaçla, BWI Sürdürülebilir İnşaat ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Eş Başkanı Johan Lindholm bir tebliğ kaleme aldı. BWI Avrupa Komitesi oturumlarının altıncı gündem maddesi, Lindholm’un söz konusu tebliğe ilişkin sunuşuna ayrılmıştı. Tebliğ özetle yazının devamında yer alan görüş ve talepleri içermekteydi.
Tüm dünyada 200 milyon kişiye istihdam sağlayan inşaat, inşaat materyalleri, ağaç ve orman ürünleri sektörleri, sera gazının azaltılmasında ve küresel ısınma sorununa çözüm üretilmesinde faydalı katkılar sunabilecek kapasiteye sahiptir. Bu nedenle, BWI üyeleri sorunun çözümünde sürecin önemli bir parçasıdır. Doğru politikalar ve yatırımlar ile küresel ısınmanın 2 derecelik bir artışın altına indirilebileceği aşikardır. BWI, gerekli çözümlerin uygulanmaması aşamasında teknik değil politik bir sorunla karşı karşıya olunduğunun altını çizmektedir.
BWI, üye örgütlerinden temsilcilerin oluşturduğu bir heyetle 30 Kasım’da başlayıp, 11 Aralık’ta son bulacak olan zirveye etkin bir katılım sağlayacak ve inşaat, ağaç işleri, ormancılık, yapı materyalleri ve çimento sektörlerinde örgütlü sendikalar ile üyelerinin taleplerini burada dile getirecektir. Lindholm, tarafından kaleme alınan bir dizi talepten bazılarını şu şekilde sıralanmakta: Kemer sıkma politikalarına ve çevreyi kirleten dev şirketlerin verdikleri zararı bertaraf etmeye harcanan kaynaklar, karbon salınımını engelleyici kamu yatırımları ile değiştirilmelidir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) karbon azaltma teknolojilerinin teşvik edilmesine duyulan ihtiyacı dikkate almalıdır. Kamu ihale tekliflerinde ILO’nun temel çalışma standartlarının yanı sıra karbon salınımının azaltılmasına yönelik tedbirler de dikkate alınmalıdır. Uluslararası kalkınma bankaları, fon sağladıkları yararlanıcılardan ILO’nun temel çalışma standartlarına uygun hareket etmelerini ve karbon salınımını azaltan sistemleri tercih etmelerini istemelidir.
İnşaat ve Ağaç İşçileri Enternasyonali Avrupa Komitesi 2015 yılı birleşimi Genel Sekreter Ambet Yuson’un 2016 için Avrupa Eylem Planı’nı sunuşu ile devam etti. Büyük çimento şirketlerinin evliliği ile oluşan yeni firmalar da dahil tüm çok uluslu şirketlerde örgütlenme, FSC ve PEFC orman sertifikasyon kurumları bünyesinde etkin bir pozisyon edinme çabalarını sürdürme, 2018’de Rusya’da ve 2022’de Katar’da gerçekleştirilecek Dünya Kupası hazırlıklarına ilişkin inşaatlarda çalışan işçilerin haklarını koruma mücadelesini devam ettirme, BWI üyesi örgütlerin genç işçileri sendikalara kazandırmaya yönelik tüm faaliyetlerine destek verme maddeleri planın öne çıkan başlıkları idi. BWI Avrupa Komitesi, Avrupa Kadın Komitesi Başkanı İsviçre UNIA Sendikası’ndan Rita Sciavi’nin gerçekleşen son toplantılarına ilişkin raporu sunumu ve 2015 yılı içerisinde BWI’ye yapılan üyelik başvurularının, BWI Dünya Konseyi’ne sunulmak üzere oylanması ile sona erdi.