BWI ve PSI’nin 1 Mayıs Bildirileri
BWI, Pasifik ve Orta Doğu’da
Yaşamların Yeniden İnşası Mücadelesine Destek Veriyor
“Milyonlarca sendika üyesinin sesi bir kaz daha duyulmalıydı. 2011 1 Mayıs’ı oldukça önemli. Arap ülkelerinde birçok protestocu tutuklandı ve hapsedildi, ancak Tunus ve Mısır’da diktatörler alaşağı edilebildi. İnsanlar; özgürlük, demokrasi, sosyal adalet ve istihdam ve ailelerinin geleceği için çağrıda bulunuyorlardı. BWI üyesi UGTT sendikasının gösterilerde ve grevlerde kilit rol oynadığı bu çağrının yükselişi önce Tunus’ta başladı ve derhal Mısır ve diğer Arap ülkelerinde yayılım gösterdi.” diyor BWI Genel Sekreteri Ambet Yuson.
Yuson ekliyor: “BWI Japonya’daki yüzlerce üyesinin ve ailelerinin evlerini, yerel sendika ofislerini ve sendika binalarını kaybedişlerini unutamaz. Çok sayıda üyemizin yaşamını yitirmesinin yanı sıra, binlercesi de yaşadıkları yerleri terk etmek ve geçici ikametlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldılar.”
Arap ülkelerinde sendikal haklara gösterilmesi gereken saygı, her zaman “reformlarla” gelmiyor. Örneğin Bahreyn’de hükümet, GFBTU sendikasının genel merkezini kapattı ve işverenlere, sendika liderleri ile Mart ayında gerçekleştirilen grevlere katılan sendika üyelerini derhal işten çıkarmaları hususunda baskı yapıyor.
Asya ve Pasifik bölgelerinde Japon üyelerimiz, deprem ve tsunamiden büyük ölçüde etkilendiler. Şubat ayında gerçekleşen felakette Sendikalar Merkezi binası ve NDU sendikası yerleşkesi hasar gördü.
Bu hususlar çerçevesinde, BWI dünyanın dört bir yanındaki üyelerine;
Arap ülkelerinde süren demokrasi ve sosyal adalet mücadelesine destek verme,
BWI’nin sürdürdüğü Bahreyn imza kampanyasına katılma,
Japonya’daki üyelerimize yaşamlarını yeniden inşa edebilmeleri için destek olma,
Özgürlük için mücadele veren tüm işçileri onurlandırmaya, gözaltında tutulanların serbest bırakılması için talepte bulunma,
Herkes için eşitlik, insanca çalışma koşulları ve sosyal adalet için mücadele etme çağrısı yapmaktadır.
Kamu Hizmetleri İşçileri 1 Mayıs’ta
Adalet İçin Hep Birlikte Harekete Geçiyor
Küresel sendika federasyonu Kamu Hizmetleri Enternasyoneli, bu yılki 1 Mayıs kutlamalarının kamu sektörü işçileri ve sendikaları için kritik bir döneme işaret ettiğini belirtiyor. Kutlamalar tüm dünyada giderek artan temel işçi hakları üzerindeki baskılara karşı gerçekleşiyor. Otuz yılı aşkın süredir devam eden neo-liberal politikalar, artık sosyal yapının örgüsü haline geldi. Dünyanın sözgelimi vizyonu durumundaki herkes için eşitlik, barış ve refah olgusuna karşın günümüz liderleri işçiyi işveren karşısında güçsüzleştiren ve zengin ile fakir arasındaki uçurumu giderek büyüten ideolojilerine bağlı kalmaktadırlar.
Örgütlenme ve toplu pazarlık özgürlüğü gibi kamu sektörü işçilerinin temel hakları yer yer reddedilmekte ve kimi zaman pazarlık konusu yapılmaktadır.
Cezayir, Yunanistan, Kolombiya, Türkiye ve Zimbabwe gibi ülkelerde, ödenmeyen maaşlar, dondurulan ücret artışları, güvencesiz çalışma koşulları ya da küresel finans, ekonomik ve istihdam krizine karşı protestolar gerçekleştiren işçiler; fiziksel müdaheleye maruz kalıyor, tutuklanıyor ve hapsediliyorlar.
Kamu bütçelerinde uygulanan kesintiler dalgası gösteriyor ki; sıradan vatandaşlar ve işçiler, küresel finansal sistemde yaşanan tıkanıklığın aşılmasında bankalara aktarılan kurtarma fonlarının bedelini ödemek zorunda bırakılmakta.
Barış, eşitlik ve sosyal adaletin sağlanmasında hayati önem taşıyan kamu hizmetleri katledilmektedir. Bu hizmetleri sağlayan işçiler ise aşırı sağcı ideolojiler tarafından ötekileştirilmektedir.
Ancak diğer yandan değişim rüzgarları hız kazanıyor. Güney Kore’den Swaziland’a, İngiltere’den Amerika’ya, Mısır’dan Ekvador’a; kadın erkek tüm emekçiler çalışma hakları, sosyal adalet ve eşitlik için direnişe geçiyorlar. Kamu işçileri ve üyesi oldukları sendikalar bu mücadelelerin ön saflarında yerlerini almıştır.
Tunus ve Mısır’da diktatörlerin alaşağı edilmesini sağlamış olan bu mücadeleden hareketle PSI Genel Sekreteri Peter Waldorff şöyle söylüyor; “Tarih boyunca işçiler, çalışma koşullarının tanımlanması hususunda seslerini duyurmak için mücadele etmişlerdir. Bu hak demokratik toplumların kalbinin attığı yerdedir. Kamu çalışanları sadece çalışma yaşamından kaynaklanan haklarını savunmak için değil, kamu hizmetlerine en çok ihtiyacı olan toplumların savunmasız kesimleri için de mücadele etmişler ve bu mücadelelerine devam edeceklerdir. Sendikal haklar ile kaliteli kamu hizmetleri, kaliteli kamu hizmetleri ile sosyal adaletin tesis edildiği toplumlar arasındaki bağ asla koparılamayacaktır.”
Waldorff sözlerine şöyle devam ediyor; “Üyelerimizin haklarına yapılan bu saldırılar sendikal hareketi yıldıramayacaktır. Sesimiz daha da yükselecektir, sosyal adaletin ve ilerlemenin sesi. Bu kritik dönemde sesimiz hep bir ağızdan yükselecektir: Birlikten güç doğar.”