Uluslararası üst kuruluşumuz Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) 9. Kongresi 20 – 23 Mayıs 2014 tarihleri arasında Fransa’nın Haute Garonne Bölgesi’nin başkenti konumundaki Toulouse şehrinde toplandı. Kongre’nin gerçekleştirildiği Pierre Baudis Kongre Merkezi, 45 ülkeden ve EPSU üyesi 74 sendikadan 450 delegeye ev sahipliği yaptı. Genel Başkan Yardımcımız İsmet Tan ve Dış İlişkiler Uzmanı Özgür Doruk kongrede Sendikamızı delege olarak temsil ettiler.
Kongre Teması:
“Bizim Avrupa’mız”
Kongre, Avrupa Birliği kurum ve kuruluşlarının inatla sürdürmeye devam ettiği kemer sıkma politikalarının, nihayetinde birer politik kaideye dönüştüğü kıtanın zor günlerine tekabül ediyordu. Küresel finans krizinden bu yana ardı ardına yürürlüğe konulan kesinti politikaları sonucunda Avrupa’da binlerce kamu işçisi işlerini kaybetti ve milyonlarcasının sosyal refahı büyük tehlike altında. İşte bu nedenle, 9. EPSU Kongresi için ana tema “Bizim Avrupa’mız” olarak tespit edilmişti. EPSU Genel Sekreteri Carola Fischbach – Pyttel, “Vizyonumuz daha sosyal bir Avrupa, nitelikli işlere, nitelikli kamu hizmetlerine ve kıtanın dört bir yanında sendikal haklara riayet edilen bir Avrupa” sözleriyle kongre teması arkasındaki fikri dile getiriyordu.
Perret, “İmkansız Olduğunu Bilmiyorlardı,
Bu Yüzden Başardılar”
EPSU Kongresi Genel Başkan Anne Marie – Perret’in açış konuşması ile 20 Mayıs, Salı günü başladı. Perret konuşmasında serbest rekabet kurallarının çalışma yaşamını tahakküm altına aldığını, tüm ekonomilerin giderek finansallaşmasının sosyal gerilemeye yol açtığını, ekonomik istikrar gerekçeleriyle müzakerelerine başlanan okyanus ötesi ticaret anlaşmalarının hız kazandığını ve tüm bu gelişmelerin Avrupa’da demokrasi ve bağımsızlık için tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Başkan açış konuşmasını şu sözleriyle sonlandırdı, “Artık dur demeli ve karşı mücadeleye geçmeliyiz. Avrupa’yı, EPSU’nun çizdiği yola sokmak için gayret göstermeliyiz. Bizler bunu başarabiliriz. Tıpkı Mark Twain’in söylediği gibi; O işin başarılmasının imkansız olduğunu bilmedikleri için başardılar”. Bizim Avrupa’mız: Sosyal Adalet, Kamu Hizmetleri, Herkes İçin İş! başlıklı açış oturumu; Toulouse Belediye Başkan Yardımcısı Jean-Claude Dardelet, Haute Garonne Bölge Konseyi Başkanı Pierre Izard ve Fransız sendikaları adına FO Genel Sekreteri André Falba’nın delegeleri selamladıkları konuşmaları ile sürdü.
Ségol, “İşsizlik Bir Ülke Olsaydı,
AB’nin 7. Büyük Üyesi Olurdu”
Bu bölümde kürsü alan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Bernadette Ségol’un konuşması çarpıcı tespitler içeriyordu, “Avrupa’nın bir uyandırma alarmına ihtiyacı var, yeni bir politikaya ve yeni bir itici güce. Bu kıtayı ayakta tutan temel prensipler demokrasi, dayanışma ve sosyal gelişmedir. Ancak ne yazık ki neo – liberalizm ve beraberinde gelen kemer sıkma politikalarının işgali altındayız. Krizin bedeli ve devletlerin borçlarının ödenmesi söz konusu olduğunda ilk sıraya bizleri aldılar. Ancak hastalığın tedavisi elbette bu değildi, krizin pençesindeki ülkeler hala düzelebilmiş değil. İşsizlik, güvencesizlik ve çalışan yoksulların sayısı artıyor. Sosyal güvenlik sistemi zayıflıyor. Şu an işsizlerin sayısı 26 milyona ulaşmış durumda, eğer işsizlik bir ülke olsaydı, AB’nin 7. büyük üyesi olurdu”.
İkinci gün oturumları Kongre Divanı seçimi, seçimler, tüzük ve önergeler komiteleri üyelerinin tespiti ve oy sayıcıların belirlenmesi ile devam etti. Seçimler ve tüzük komitelerinin raporlarının onanması ardından kongre gündemi delegelere takdim edildi ve oy birliğiyle kabul edildi. Ardından, EPSU Genel Sekreteri Carola Fischbach – Pyttel’in EPSU 2009 – 2014 Faaliyet Raporu ile Mali Raporunu sunduğu bölüme geçildi. Her iki rapor da kongre tarafından oy birliğiyle onandı.
EPSU Kongre delegasyonu dört günlük çalışmaları süresince 21 önerge üzerine müzakereler gerçekleştirerek onadılar. Yeni bir sosyal Avrupa modeli, kemer sıkma tedbirleri, kamu borçları, okyanus ötesi ticaret anlaşmaları, nitelikli kamu hizmetleri, kamu çalışanlarının haklarının savunulmasında yeni stratejiler, sosyal koruma ve refah devleti ilkeleri için verilen mücadele, toplumsal fayda – yerel demokrasi – sağlık ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, göçmen işçilerin hakları, cinsiyet ayrımcılığı, genç nüfusta işsizlik ve yeni örgütlenme metotlarına odaklanan söz konusu önergelerden önemli satır başlarını yazının devamında bulabilirsiniz.
Alternatif Bir Avrupa
EPSU Başkan Yardımcısı Dave Prentis’in takdimini gerçekleştirdiği önerge EPSU ve üyelerinin Avrupa’ya yeni bir alternatif yönelim için hayata geçirecekleri mücadelenin adımlarını içeren bir akit niteliğini taşımaktaydı: Nitelikli kamu hizmetlerinin, sürdürülebilir kalkınmanın, tam istihdamın, işçi haklarının, yurttaşların refahının ve refah devletinin merkezde olduğu sosyal Avrupa’nın inşası için mevcut olan kararlılığımızı bir kez daha ortaya koyacağız. Avrupa gündemi, kamu hizmetlerinin liberalleştirilmesini engeller nitelik arz etmelidir. Bu gündem; ırk, cinsiyet, yaş ve dinsel inanç temelli ayrımcılığa karşı duran, sosyal dışlanmayla ve yoksullukla mücadelenin önünü açmalıdır. Alternatif Avrupa; kamu sektörünün yetkin, iyi eğitimli, motivasyonu yüksek ve hak ettiği ücretleri alan çalışanların var olduğu bir Avrupa’dır. EPSU ve kendisine üye örgütler kendilerini; müşterek eylemler ortaya koyarak ve benzer düşüncedeki gruplarla ittifak kurarak alternatif bir Avrupa için çalışırlar; PSI’ın Avrupa ayağı ve ETUC’un kamu sektörü temsilcisi olarak üzerlerine düşen vazifeyi eksiksiz yerine getirirler; PSI’ın diğer bölgelerindeki çalışmalarına katkı sağlar ve bu yolla küresel kuruluşlar üzerindeki etkisini arttırırlar; İşçileri örgütlemek, Avrupa’da ve dünyanın geri kalanında nitelikli kamu hizmetlerini savunmak için kampanyalar düzenlerler, müzakerelere katılırlar, eylem ve etkinlikler düzenlerler.
Kemer Sıkma Politikalarından Daha Dengeli
Bir Ekonomi ve Sosyal Yönetimine
Mevcut ekonomi politikalarına ilişkin kamu çalışanları sendikalarının pozisyonunu betimleyen önerge EPSU Başkan Yardımcısı Kunkel Weber tarafından kongreye sunuldu. Kemer sıkma tedbirleri Avrupa’da ekonomik iyileşmeyi zayıflatmış ve pek çok ülkede kabul edilemez seviyede yoksullaşmaya yol açmıştır. Şu an gerekli mücadele yeni istihdam olanakları yaratmak, yoksullukla başa çıkmak, sosyal adalet ve nitelikli kamu hizmetleri için savaşmaktır. Kamu harcamaları, kamu yatırımları ve vergilendirme ile ilgili temel değişikliklere ihtiyaç vardır. Ve şu açıktır ki; ne Avrupa Komisyonu, Konseyi ya da Merkez Bankası, ne de IMF gibi küresel kuruluşlar dengeli bir ekonomik iyileşmenin gerçekleşmesini sağlamayacaklardır. Hangi biçimde olursa olsun, ekonomi yönetimi sosyal ve çevresel faktörleri dikkate almalıdır. Ulusal düzeyde, Avrupa düzeyinde ya da küresel çapta sendikalara bu yönde önemli bir görev düşmektedir. Bu nedenle EPSU; kamu harcamalarına, adil vergilendirmeye ve kamu yatırımlarına daha dengeli bir yaklaşım arz eden alternatif ekonomi politikalarını PSI ve ETUC ile ittifak halinde ortaya koyar.
Sosyal Avrupa’nın Kalbinde
Nitelikli Kamu Hizmetleri
EPSU Başkan Yardımcısı Mikhail Kuzmenko tarafından kongrenin onayına sunulan önerge, EPSU ve üye örgütlerinin 2014 – 2019 kongre dönemi süresince nitelikli kamu hizmetleri mücadelelerine ilişkin uygulayacakları politikayı detaylandırıyordu. Nitelikli Kamu Hizmetleri insan hakları temelinde kurulmuş demokratik toplumların, hukukun üstünlüğü ilkesinin ve sosyal dayanışmanın çekirdeğinde yer alır. EPSU, nitelikli kamu hizmetlerinin bekası için şu çağrısını yineler: Araştırma, eğitim, bilgi paylaşımı, farkındalık yaratma, ittifaklar kurma ve kampanyalar düzenleme için kaynak ayırmaya devam edin. Daha fazla kamu yatırımı için baskı oluşturun. Kamu ihalelerine sosyal ve çevresel kriterler eklenmesi için çaba sarf edin, bu ihalelerde toplu sözleşmelere ve adil ücretlere riayet edilmesini teşvik edin. Göçmenlerin istismardan korunmasını ve kamu hizmetlerine eşit şekilde erişimlerini sağlamak için harekete geçin. PSI’ın kamu hizmetlerini, insan haklarını, işçi haklarını ve sürdürülebilir kalkınmayı korur nitelikte çizdiği çerçeve ile alternatif bir ticaret ve yatırım sisteminin geliştirilmesi için kampanyalar organize edin. ETUC, PERC ve diğer Avrupa federasyonları bir araya getiren kamu hizmetleri platformunun oluşturulabilmesinin yollarını arayın.
Tan, “Nitelikli Kamu Hizmetleri
Demokratik ve Eşit Toplumlara Olanak Sağlar”
Genel Başkan Yardımcımız İsmet Tan “Sosyal Avrupa’nın Kalbinde Nitelikli Kamu Hizmetleri” başlıklı önergenin oylandığı kongrenin bu bölümünde kürsü alarak, Sendikamızın önergeye verdiği desteği yaptığı şu konuşma ile dile getirdi. “Değerli meslektaşlarım. 13 Mayıs Salı günü, Soma ilçemizdeki bir madende 301 kardeşimizi yitirdik. Bu elim olay sözün bittiği yerdir. Soma’daki bu maden; bilimsel raporların, uluslararası standartların ve sendikaların uyarılarının görmezden gelindiği yerdir. Bu maden; işverenlerin ve kamu otoritelerinin duyarsızlığının, keyfiliğinin ve ihmaller zincirinin patladığı yerdir. Soma; özelleştirmelerin ve taşeronlaştırmanın nelere yol açtığını gösteren yerdir.
Tüm güvenilir istatistikler, iş kazalarının %80’inin taşeron şirketlere devredilen işyerlerinde yaşandığını ortaya koymaktadır. Çünkü taşeron şirketler; kontrol ve denetimi değil serbestleştirmeyi, kanun ve yönetmelikleri değil kuralsızlaştırmayı, insanların yaşam hakkını değil en yüksek karlılığı öncelik haline getirmişlerdir. İşte tam da bu nedenle; Soma’daki o madende yaşananlar bir iş kazası değil, işyeri katliamıdır. Kurbanları her zaman olduğu gibi işçiler, failleri ise; kuralsız, güvencesiz ve sendikasız istihdam modeli olan taşeronlaştırmanın önünü açan işverenler ve kamu otoriteleridir.
Değerli kongre delegasyonu. Benzer bir facia kamu inşaat sektöründe yaşanmasın diye; işçi haklarını ve sendikal hakları hiçe sayan bu sisteme son verilmesi için 2010 yılında harekete geçtik. Karayolları Genel Müdürlüğü işyerlerinde taşeron şirketler eliyle çalıştırılan 9 bine yakın işçiyi Sendikamıza üye kaydettik. İşverenin, bu yeni üyelerimizin yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi kapsamına alınması talebimizi reddetmesi ardından, mücadelemiz Sendikamızca yargıya taşınmış ve tüm mahkemeler lehimize karar vermişti.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün temyiz başvurusu ardından Ekim 2011’de Yargıtay kararını açıkladı. Kararda, işveren ile taşeron şirketler arasındaki hizmet alım ilişkisinin hukuk dışı olduğu, bu yolla istihdam edilmiş olan üyelerimizin ise, işe ilk girişlerinden itibaren Karayolları Genel Müdürlüğü’nün asıl işçisi sayılması gerektiği belirtiliyordu. Yapılması gereken işveren ile taşeron şirketler arasındaki bu hukuk dışı hizmet alım sözleşmelerinin derhal feshedilmesi ve 9 bine yakın üyemizin Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kadroya alınmasıydı. Ancak adalet 30 aydır tecelli etmedi. Tüm demokratik girişimlerimize rağmen, ilgili bakanlıklar henüz hiçbir olumlu adım atmış değil.
Değerli meslektaşlarım. Nitelikli Kamu Hizmetleri; hukukun üstünlüğü ilkesine riayet edilmesini, sosyal devlet anlayışının yaşatılmasını, demokratik ve eşit toplumlar kurulmasını ve refahın hakça paylaşımını teminat altına alırken, biz işçiler için güvenli işyerleri ve güvenceli istihdam olanakları yaratır. Bu nedenle, federasyonumuz EPSU tarafından Genel Kurul’a sunulan önergenin; adalet, eşitlik ve özgürlük için sermayenin doymak bilmez açlığına ve hükümetlerin özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarına karşı verdiğimiz mücadeleye destek sağlayacağına olan inancımız tamdır. Yaşasın EPSU, yaşasın uluslararası dayanışma, yaşasın örgütlü ve demokratik mücadelemiz”.
Kongre Paralel Etkinlikleri
PSI Araştırma Birimi’nden Prof.David Hall eşliğinde ve EPSU Genel Sekreteri Carola Fischbach – Pyttel moderatörlüğünde “Neden kamu harcamalarına ihtiyacımız var?” başlıklı yeni PSI – EPSU çalışmasının lansmanı kongrenin ilk günü oturumlarında gerçekleşen etkinliklerin en önemlilerindendi. Prof.Hall bu bölümde yaptığı sunumunda kamu harcamalarının ekonomik büyüme ve kalkınmayı, kemer sıkma tedbirlerinin ise ekonomik gerilemeyi tetiklediğini ifade etti. PSI Araştırma Birimi tarafından hazırlanan raporda, 2009 – 2011 yılları arasında uygulanan kemer sıkma politikalarının finansal büyüklüğü arttıkça, gayri safi yurtiçi hasılanın aynı oranda düştüğü grafiklerle ortaya konulmaktadır.
Kongre ayrıca iki önemli panel oturumuna sahne oldu. “Finansal ve ekonomik kriz: Ne tür bir ekonomi politikası?” başlıklı ilk panelde kongre delegasyonu, Avrupa sathında yürürlükte bulunan ekonomi politikalarının mimarı konumundaki Avrupa Komisyonu, Ekonomik ve Sosyal İşler Genel Müdürlüğü’nden Elena Flores’e sorularını yöneltme imkanı buldular. İkinci panel oturumu ise “Örgütlenme ve Üye Kazanma” başlıklı önergeyi tamamlayıcı nitelik taşımaktaydı. Almanya, Hollanda, İtalya ve İngiltere’den sendika temsilcilerinin yer aldığı panelin başlığı “Gelecek için örgütlenmek” idi.
Panel tartışmaları neticesinde ortaya çıkan tespitler özetle şu şekilde sıralanabilir: Sendikalar olarak ilk amacımız işyerlerinde güçlü olmaktır. Güçlü sendikalar, işverenle pazarlık yapabilmenin yanında üyelerinin haklarını siyasi düzeyde de koruyabilirler. Güçlü bir sendika olmak, ne kadar üyeye sahip olunduğu ile doğru orantılıdır. Toplu pazarlık masasında daha etkili olmak ve daha iyi çalışma koşulları sağlamak yine artan üye sayısına bağlıdır. Sendikaların daha çok üye kazanması ve güçlenmesi EPSU’nun da daha güçlü bir federasyon haline gelmesi için büyük önem taşır. Daha çok işçinin sendikalara üye olmasıyla EPSU’nun güçlenmesi, AB düzeyinde daha etkili olması ve üyelerin haklarının daha güçlü savunulabilmesini beraberinde getirir.
Yeni EPSU Yönetimi
- EPSU Kongresi Başkanlık ve Genel Sekreterlik pozisyonları için 23 Mayıs, Cuma günü yapılan seçimlerle son buldu. Mevcut Başkan Anne Marie – Perret’in yerine İsveç KOMMUNAL Sendikası’ndan Annelie Nordström seçilirken, son kongre döneminde Genel Sekreter Yardımcısı görevini sürdüren Jan Willem Goudriaan yeni Genel Sekreter olarak oy birliğiyle seçildi. Goudriaan teşekkür konuşmasında şu sözlerine yer verdi, “Kongre süresince sizlerin oylarıyla kabul edilen önergeleri bir bir uygulamaya geçirmek için sabırsızlanıyorum. Şuna şüpheniz olmasın ki, EPSU kamu çalışanlarının hak ve çıkarlarını en üst düzeyde korumak için mücadelesine bu dönemde de devam edecektir”.