KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDE TAŞERON İŞÇİSİ ADI ALTINDA ÇALIŞAN İŞÇİLERİN SENDİKAMIZA ÜYE KAYDEDİLMESİ VE
TAKİP EDEN HUKUKİ MÜCADELE SÜRECİ
Uzun yıllardan beri Türkiye Yol-İş Sendikası Başkanlar Kurulu toplantılarında dile getirilen, Karayolları Genel Müdürlüğünde hizmet alımı adı altında işçi temini suretiyle çalıştırılan işçilerin örgütlenmesi konusu 2010 yılında gündeme alınmıştır.
Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı ve Yönetim Kurulunun tam desteği ile Karayolları Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu Sendikamız Şubeleri tek tek ziyaret edilerek anılan şekilde istihdam edilen işçilerle görüşülmüş, içinde bulundukları hukuki durum, sendikaya üye olmaları durumunda ne gibi risklerle karşılaşabilecekleri, olası riskler ortaya çıkarsa ne gibi hukuki olanaklardan yararlanabilecekleri, bu süreçte Sendikanın kendilerine ne şekilde ve ölçüde destek olabileceği, öngörülen plan başarıyla hayata geçirilirse kazanımlarının neler olacağı bütün yönleriyle anlatılmıştır.
Söz konusu toplantılar sonucunda Karayolları Genel Müdürlüğünde hizmet alımı, günlük dildeki tabirle taşeron marifetiyle istihdam edilen işçilerin Sendikamızın örgütlenme girişimini büyük bir heyecanla karşıladıkları, zira tam bir kölelik düzeninde çalıştıkları, bu durumdan kurtulmak üzere ne gerekirse yapmaya hazır oldukları ortaya çıkmıştır. Bu süreçte Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışan kadrolu işçilerin ve görüşülen Bölge Müdürleri dahil çeşitli düzeylerdeki Genel Müdürlük bürokrasisinin de durumdan son derece rahatsız olduğu görülmüştür.
Belirtilen şekilde olgunlaştırılan bir planlama ve hazırlık evresinden sonra 12 Mayıs 2010 tarihinde Antalya’da yapılan Başkanlar Kurulu toplantısında, Karayolları Genel Müdürlüğünün asli işlerinde hizmet alımı suretiyle çalıştırılan bütün işçilerin sendikaya üye yapılması kararı alınmış ve 17 Mayıs 2010 tarihi itibariyle Sendikamızın ilgili bütün şubelerince Karayolları genel Müdürlüğü işyeri numaraları üzerinden üye kayıt işlemlerine başlanmıştır. Takiben Sendikamız şubelerince ilk etapta üye kaydedilen 6643 işçinin üye kayıt fişleri ve hukuki yollara başvurmak üzere düzenlenen yetki belgeleriyle bu kapsamda toplan diğer bilgi ve belgeler Hukuk Dairesi tarafından bölge bölge tasnif edilip, hukuki sürecin alt yapısı hazırlanmıştır.
Açıklanan şekilde çetin ve zorlu geçen aşamalardan sonra, 2010 yılı Ekim ayı başında planlanan hukuki süreç başlatılmış ve 2013 yılı başında bütün davalar sonuçlandırılmıştır. Söz konusu davalarda verilen kararlarda davacı işçilerin Karayolları Genel Müdürlüğünde aracı firma vasıtasıyla çalıştırılmaya başlandıkları ilk günden itibaren Karayolları Genel Müdürlüğünün işçisi olduklarının tespitine karar veriliştir. Bunun anlamı davacı işçilerin de kadrolu işçilerle aynı haklardan yararlanmaya hak kazandıkları şeklinde özetlenebilir. Söz konusu haklar mahkeme kararı ile güvence altına alınmıştır.
Ancak bu şekilde başlatılan yargısal mücadelenin ardındaki hedef davacı işçilerin kadroya geçirilmeleridir. Takip eden süreçte, üyelerimiz kadro talebinin haklılığı Sendikamızca her düzeyde dile getirilmiştir.
Bu bağlamda yürütülen çalışmalarda, davacı işçilere ödenen ücretlerin genellikle kalifiye olmaları nedeniyle çok düşük olmadığı, işçi ücretleri üzerinden taşeron firmaların aldıkları %25 kar payı da dikkate alındığında bu işçilerin maliyetlerinin, Sendikamızın Karayolları Genel Müdürlüğüyle bağıtladığı toplu iş sözleşmesinde yer alan ikinci ücret skalasında öngörülen ücretlere yaklaştığı, bazı işçiler bakımından ise toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücretlerden yüksek dahi olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, davacı işçiler emeklilik ya da kıdem tazminatına hak kazandıran başka nedenlerle işten ayrıldıkları ya da iş sözleşmelerine son verildiği takdirde ortaya çıkacak feshe bağlı ihbar, kıdem ve iş güvencesi tazminatları ile tahakkuk edecek diğer yasal haklardan, işçiyi temin eden firmalarla birlikte Karayolları Genel Müdürlüğünün de sorumlu olduğu ve zaman içinde değişen firmalar ödeme günü geldiğinde çoktan tasfiye olduğundan, bu istihdam biçiminin ciddi bir kamusal zarara yol açtığı da ortaya konmuştur.
Anılan tespitler üzerine Türkiye Yol-İş Sendikası Başkanı ve Yöneticileri Karayolları Genel Müdürlüğü ve Genel Müdürlüğün Bağlı bulunduğu Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile gerekli görüşmeleri başlatmıştır. Bu görüşmelerde, Genel Müdürlüğün davacı işçilere ihtiyacı olduğu ortaya çıkmış ve kamuya ek mali külfet getirilmeden, hizmet alımları için ayrılan istihkak tutarıyla istihdam edilebileceği konusunda mutabık kalınmıştır.
Karayolları Genel Müdürlüğünün davacı işçilere ihtiyacı olduğu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın Maliye Bakanlığına hitaben kadro talep etmek üzere yazdığı 2.6.2012 tarihli ve 00478 sayılı yazıdan kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bu yazıda Sayın Bakan yukarıda değindiğimiz yargı sürecini belirttikten sonra kadro ihtiyacını şu cümlelerle açıklamıştır:
“Karayolu Bakım ve Onarımı; yolun inşaa edildiği sahanın, yolun ve yol ile ilgili yapı ve tesislerin ilk yapıldıkları ve veya sonradan geliştirildikleri durumda tutulması, güvenli trafik akışının sağlanması Genel Müdürlüğümüzün kesintsiz yerine getirmesi gereken görevlerdendir. 2006 yılından itibaren kadrolu işçi personelin emekli olmasına rağmen yerlerine yeni kadro verilmemesi nedeniyle bu görevin yerine getirilebilmesi için hizmet alımı yoluna gidilmiştir. 2012 Ocak ayı itibariyle Bölgelerimiz ve Atölye Müdürlüklerinde 8761 adet hizmet alımı ile çalıştırılan işçi bulunmaktadır”
Sayın Bakan yazısında takiben, işçilerin aracı firmalardan temin suretiyle çalıştırılmasının maliyeti ile doğrudan kadroya alınarak çalıştırılmaları halindeki işçilik maliyetlerinin çok yakın olduğunu ve bu işçiler işten çıkarılırlarsa karşılaşılacak maliyetlerin çok yüksek olacağını belirterek kadro talebinde bulunmaktadır.
Sayın Bakan bu hususu çok çarpıcı şu cümlelerle açıklamıştır:
“Karayolları genel Müdürlüğümüz işyerlerinde hizmet alımı yoluyla işçi çalıştırılması sonucunda 2011 yılında yüklenicilere ödenen toplam bedel 192.826.668-TL./yıldır.
Bahsi geçen işçilerin 2008 yılında imzalanan 12. Dönem Toplu İş sözleşmesinin eki Ek 1-b skalasının 1-1 Derece-kademe karşılığında çalıştırılmaları halinde, 8761 işçinin maliyeti201.000.820-TL./yıl olacaktır.
Sonuç olarak, mahkemelerce Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi olduğu tespit edilen bu işçilerin, işten çıkarılması halinde Ek-3 tabloda hesaplanan yaklaşık 674.936.374-TL: tazminat ödenmesi durumunda kalınacağından;
Bakanlığımız bahsi geçen işçiler için, Türkiye Yol-İş Sendikası ile mutabık kalınan, 2008 yılında imzalanan 12. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin eki Ek 1-b skalasının 1-1 Derece Kademe karşılığında çalıştırılmak üzere kadro ihdası ile çalışmalara devam edilmesinin, kamu hizmetinin aksamadan yürütülmesi ve maliyet açısından uygun çözüm olduğu görüşünde olup, konunun bu açıdan Bakanlığınızca değerlendirilmesi hususunda gereğini arz ederim.”
Karayolları Genel Müdürlüğü, hukuka aykırı ve muvazaalı olduğu Mahkeme kararlarıyla sabit olan çalışma sistemine devam edemeyeceğinden Maliye Bakanlığından kadro talep etmesine rağmen Maliye Bakanlığından olumlu bir cevap alamamıştır. Bunun üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü, daha önce davacı işçilere yaptırdığı işleri anahtar teslimi adı altında müteahhit firmalara ihale etmeye başlamıştır. Üyelerimiz çalışmalarını halen bu firmalarda sürdürmektedir. Ancak İş Kanununun 2. maddesine göre, ortaya çıkan durum daha öncekinden farklı değildir. Yargı kararıyla baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi oldukları tespit edilen işçilerimiz hukuk gözünde Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi olmaya devam etmektedir.
Nitekim Türkiye Yol-İş Sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından, örgütlü bulunduğu Karayolları Genel Müdürlüğü işyerleri için, baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi oldukları Yargıtay kararlarıyla kesinleşen üyelerimizin de hesaba katılması suretiyle işletme toplu iş sözleşmesi yetkisi talep etmiş, Bakanlık da bu talebi dikkate almış ve söz konusu işçileri de üye sayısına dahil etmek suretiyle, Sendikamızın yasa gereği çoğunluğu sağladığını tespit etmiştir.
Bu olumlu tespit kararına karşı, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) Ankara 16. İş Mahkemesine itiraz etmiştir. Anılan itirazı değerlendiren Ankara 16. İş Mahkemesi, 15.4.2013 tarihli E.2013/268, K.2013/230 sayılı ilamıyla, baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi oldukları mahkeme kararlarıyla tespit edilen söz konusu üyelerimizin, yetki tespit kararında Sendikamızın üye sayısına dahil edilmesinde ve bu işçileri kapsayacak şekilde toplu iş sözleşmesi yetkisi verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığına ve TÜHİS’in itirazının reddine kesin olarak karar vermiştir.
Anılan karar üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yol-İş Sendikasının, Karayolları Genel Müdürlüğü işyerlerinde, aracı firmalar vasıtasıyla istihdam edilen ve kesinleşen yargı kararlarıyla baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi oldukları tespit edilen üyelerini de kapsayacak şekilde işletme toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunu gösteren yetki belgesini tanzim edip, taraflara tebliğ etmiştir.
Yargı kararıyla kesinleşen bu yetki belgesi, aracı firmalar vasıtasıyla işçi temini uygulamasının, anahtar teslimi ihale adı altında başka bir perde ardına gizlenmesinin de sonucu değiştirmediğini, Bakanlık ve yargı gözünde bu işçilerin baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi kabul edilmeye devam edildiklerini açıkça ortaya koymuştur.
Anılan sonucun, yoğun bir şekilde sürdürülen diğer hukuki ve siyasi çabalarımızla birlikte, söz konusu üyelerimizin kadrolu olarak istihdamına katkı sağlayacağına inancımız tamdır. Bu nedenle gelinen noktadaüyelerimizin menfaati, anahtar teslimi adı altında yapılan ihaleler kapsamında çalıştırıldıkları işlerinden ayrılmayıp, çalışma koşulları çok güç olsa da biraz daha sabredip gelişmeleri beklemelerini gerektirmektedir.
Öte yandan, Sendikamızca, kesinleşen yargı kararlarıyla baştan beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi oldukları tespit edilen üyelerimizin, Karayolları Genel Müdürlüğü işyerlerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmamaları nedeniyle yoksun kaldıkları ikramiye vb. her türlü ücret fark alacakları için de Karayolları Genel Müdürlüğüne davalar açılmıştır. Söz konusu davalar Ankara İş Mahkemelerinde süratle görülmektedir. Bu nenle anılan bekleme sürecinde üyelerimizin herhangi bir hak kaybına uğramayacaklarını da belirtmek isteriz.
Üyelerimize önemle duyurulur.