ONUR VE BAĞIMSIZLIK TUTKUSUNUN SEMBOLÜ OLAN
CUMHURİYETİMİZİN 89. YILI KUTLU OLSUN
Cumhuriyet Bayramı ile var olmayı kutluyoruz. Yok, olmaktan kurtulmayı, bugün üzerinde yaşadığımız topraklara sahip olmayı kutluyoruz.
Cumhuriyetin ilanına kadar geçen süreç çok zor ve çetin koşullardır, sıkıntılı günler ve dönemlerdir. Bu sıkıntıları atlatmanın sevinci ile her yıl Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz.
Osmanlı Devleti 624 yıl hüküm sürdü, 36 padişah tarafından yönetildi.
Birinci Dünya Savaşı 1914 yılında başladı. Savaşa dünyanın önemli devletleri katıldı. Savaş dört yıl sürdü ve sonunda ittifak devletleriyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu da yenik sayıldı. Osmanlı toprakları İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi devletlerce işgal edildi, paylaşıldı.
Bunu sindiremeyen Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Ülkeyi dolaştı. Erzurum’da ve Sivas’ta kongreler düzenledi. Ülkenin içinde bulunduğu durumun değerlendirilmesine öncülük etti.
“Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır” diyordu Mustafa Kemal.
Var olma, yok olma süreci devam ederken, yurdumuzun dört bir yanından Ankara’ya gelen temsilciler 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçilen Mustafa Kemal’in önderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlatılması kararlaştırıldı.
Ülke düzeyinde, yurdun her karış toprağında ülkenin düşman işgalinden kurtuluşu için amansız bir savaş verildi. Bütün cephelerde düşmana karşı göğüsler siper edildi, canlar verildi ve sonunda destanlar yazılarak yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin düşmanla birlikte ülkeden kaçtı. Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile birlikte yeni bir devlet doğmuş oldu.
Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923’de toplandı. 13 Ekim 1923’de Ankara Başkent oldu.
29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi.
Cumhuriyet, savaştan yorgun ve yoksullaşmış olarak çıkan ulusumuzun kendi küllerinden yeniden doğuşudur.
Cumhuriyet emperyalizme, saltanata, tefeci bezirganlığa karşı savaşarak kuruldu.
Atatürk’ün “Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir” sözünü, bu sözün anlamını ve önemini unutmamalıyız.
Emperyalizmin dört bir yandan kuşatarak parçalamak ve sömürge toprağı haline getirmek istediği ülkemizin onurlu halkı, genci yaşlısı ile kadını erkeği ile Ulu önder Mustafa Kemal’in çağrısı ile birleşerek başlattıkları ulusal direnme savaşının sonucu; Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Onur ve bağımsızlık tutkusunun sembolü olan; Cumhuriyetimiz 88 yıldır dimdik ayaktadır.
“Söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır.” diyenlerin torunları olarak her türlü tehdit ve tehlike karşısında bugün de aynı inancı ve kararlılığı bilincimizde yaşatıyoruz.
Türkiye artık eski Türkiye değildir. Cumhuriyet çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Şimdi Cumhuriyetin değerlerini daha iyi savunmak ve yaşatmak zamanıdır.
Cumhuriyeti korumak ve sonsuza kadar yaşamasını sağlamak, Türkiye işçi sınıfının varlığını sürdürmesi bakımından da önemlidir ve görevidir.
Cumhuriyeti kurmak için gücünün sonuna, kanının son damlasına kadar savaşan başta Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizin önünde şükranla, saygıyla eğiliyoruz.
Bugün Cumhuriyeti korumak ve yaşatmak için teröre karşı mücadele verenleri, şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyoruz.
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.